Günlük konuşmamızda esprili bir şekilde kişiye narsist deriz. Kendine çok fazla değer veren arkadaşlarımız veya akrabalarımız hakkında şakalaşırız. Bazen bir kişinin çok fazla kendine odaklı olabileceğinden şüpheleniriz, ancak bunu neredeyse hiç ciddiye almazız.
Tanımlarımızı bir kenara bırakırsak çok ilginç bir gerçeği öğreneceğiz: Narsistik kişilik bir tür psikolojik bozukluktur ve hatta kısırlıkla bağlantısı bile olabilir.
Narsisistik kişilik bozukluğu nedir?
Narsistik kişilik bozukluğu (NPD), kendine önem verme ve sonsuz ilgi ve hayranlık ihtiyacını tetikleyen psikolojik ve kişilik bozukluğudur. Çocukluğun erken dönemlerinde gelişmeye başlar ve benlik saygısının başkaları tarafından onaylanması dürtüsüne yol açar.
NPD'li insanlar karizmatik ve çekici görünse de gerçekte çok düşük bir özgüvene ve kırılgan bir güvene sahiptirler ve bu güven her zaman başkalarının onayıyla güçlendirilmelidir. Narsist insanlar en ufak dozda eleştiriyle bile baş edemezler.
Bu tür bir kişilikle ilişkiler çok sorunludur. NPD'li kişilerin başkalarıyla gerçek bir bağlantısı veya empatisi yoktur. Memnuniyete ulaşmak çok karmaşık hale gelirken ve tutum neredeyse her zaman olumsuz olurken, hayatın birçok alanında sorunlar ortaya çıkıyor. NPD'li insanlar her zaman hak ettiklerinden daha azını aldıklarını düşüneceklerdir.
Daha önce de belirtildiği gibi, NPD erken çocukluk döneminden itibaren gelişir ve zihinsel bir travmanın sonucudur. Ebeveynler çok eleştirel olduğunda, ne destekleyici ne de arkadaş canlısı olduğunda çocuk travma yaşıyor. Bu çocuklar komplekslerle, destek eksikliğiyle, güven eksikliğiyle ve insanlarla gerçek bir bağ kurmadan büyüyorlar.
Ebeveynlik söz konusu olduğunda, aileler oluşturduktan sonra narsist insanlar genellikle ebeveyn olmak istediklerinden oldukça emindirler. Öte yandan bilinçaltı, çocukluk anılarını ve travmalarını gün yüzüne çıkarmaya başlıyor ve psikolojik rahatsızlığı tetikliyor. Hastalar ebeveynlik için çabaladıklarını düşünürken zihinleri farkına varılması ve tartışılması gereken gizli güdüler barındırmaktadır.
IVF sırasında, NPD'li ebeveynler büyük olasılıkla ilaçlarını zamanında almayı unutacak, doğurganlık doktorlarını veya taşıyıcı annelerini neredeyse hiç sevmeyeceklerdir. Bazen tüp bebek protokolü konusunda karşıtlıklar yaşayabilirler.
Narsist hastalar farkına varmadan sıklıkla taşıyıcı annelik kurumlarına ve doğurganlık kliniklerine direnmeyi seçeceklerdir. Bu tür eylemlerle hem ebeveynliğe giden yolu geciktirip uzatıyor hem de zaman, para, kendisinin ve partnerinin duyguları gibi değerli kaynakları boşa harcıyorlar.
Çözüm
Bir şeyi başarmak için istekli olmak ama bilinçsizce kendinizi bundan geri tutmak yıkıcı olmaktan da ötedir.
Narsistik kişilik bozukluğu olan tüp bebek hastalarının dile getirilmemiş travmalarıyla baş edebilmeleri için psikoterapi kursundan geçmeleri önemlidir.
Otoriter davranmak yerine, bu kişilerin kendileriyle, aileleriyle gerçek bir bağ kurmaları, dahası fazla düşünmeleri ve ebeveyn olma konusunda gerçek bir istek geliştirmeleri gerekiyor.